20080925

Brezilyalılar'ın Uzun Saç Sorunsalı


Brezilyalı futbolcuların, saçları ile performansı arasında ters orantı kurabilmek mümkün.

Ronaldinho, Ronaldo, Lincoln, Alex ele alacağımız örnekler.

Ronaldinho, saçlarını toplamadığı zamanlar - toplamış hali kısa, salmış hali uzun olarak düşünelim - performanstaki düşmeye dikkat çekmek istiyorum. Göbeğini saldığı zamanlar, hep saçlarının uzun olduğu zamanlara denk gelmekte.

Ronaldo, saçları Bonussimo gibi kıvır kıvırken, sakatlıklar yaşadı. Milan dönemi çok kötü geçti. Kel olduğu zamanları, efsane zamanları.

Alex, bir - iki sezonunu kıvır kıvır, makarna gibi saçlarıyla geçirmişti. İlk geldiği zaman da, herkes adaptasyon sorunu olduğunu düşündü, ama yanıldı. Saçlarını kazıttığında, gol krallığından tutun da, asist rekorlarına kadar, Süper Lig'in tozunu attırdı.

Lincoln, Schalke döneminde, saçlarının 1 numara olduğu zamanındaki haliyle isim yaptı. Dünyayı kendine hayran bıraktı. O saçlar ne zaman uzadı; Lincoln, Lincoln Tribünü'nün desteğini dahi kaybetti.

İzleyin, takip edin. Farkı göreceksiniz.

Takım otobüslerine, makaslı, tıraş makineli saldırılara hayır.

Bu Ellerle Mi?


Bizim basınımızda mı pek yankı bulmadı bilmem, ben NTV'den takip ettim, ama İtalya şu an konuşuyor. "Temiz Eller"den sonra, ikinci vaka. Her ne kadar, çok benzemese de...

Gennaro Gattuso'nun kurduğu bir vakıf varmış. Kendisi de başkanlığı ile alakadar olmakta. Bu vakıf, kendisinin de doğduğu yer olan Sicilya'yı güzelleştirme üzerine, çalışmaları ile tanınırmış.

Malum, Sicilya'nın iyi bir imajı yok dünya üzerinde. Pek de yanlış değil hani, dünyanın en güvenli yeri değil çünkü. AB, bu imajı değiştirmeye katkıda bulunması için, 8 milyon euro'luk bir yardımda bulunmuş. Aracı kurum da Gattuso'nun vakfı.

İşin enteresan yanı da burası. Para, garip bir şekilde İtalyan Milli Takımı'nın kasasına gidiyor. Soruşturma açılıyor. O paraya, çok fazla pizza, mozarella alabilirsiniz.

Elleri yıkamadan, sofraya oturmamak lazım. O eller temizlenir mi, bilinmez.

Siesta


A la cama no te iras sin saber una cosa mas.
*Yeni bir şey öğrenmeden yatağa gitme

20080924

Satranç Tahtası, Taşlar ve Skibbe


Bizim medya, gerçekten çok acayip. Skibbe göreve geldiğinde, "Galatasaray 5 yediği takımın hocasını aldı" dendi. Galatasaray kendine 5 atan hocasıyla, janjanlı kadrosuyla Steaua Bucuresti'ye elendi, "Seneye de Steaua'nın hocasını alırsınız artık." dediler. Düşünüyorum da geçen sene, Mourinho'lu Chelsea, ön eleme oynamak zorunda kalsaydı, Galatasaray ile eşleşseydi, sonra da Galatasaray'a 5 atsaydı. - deja vu - Gönderilen Mourinho'yu da, Galatasaray kapsaydı, bizim medyamız hala bu garip tespitinde ısrar eder miydi?


Olsaydı, saydı, dı... Lincoln'le bile dinmeyen bir transfer harareti vardı Galatasaray'lı taraftarlarda. Yıldız istiyorlardı, memnun olmadılar gelenden. Taç atışında bile desteklemişlerdi halbuki. Bu sene de yönetim gerçekten "saydı" paraları, yaptı açık ara en kaliteli kadroyu. Milli takımda oynayan; Hakan Balta, Servet, Emre Güngör, Emre Aşık (!), Mehmet Topal, Arda Turan gibi kaliteli ve performansı mükemmele fırlatmış isimlere, Harry Kewell, Milan Baroş, Fernando Meira, namları kendilerinden önce ülkeye gelen oyuncuları transfer etti yönetim. Büyük de risk aldılar aynı zamanda. Şampiyonlar Ligi'nden gelecek olan 27 milyon euro (sallamak serbest) gelmezse, neler neler olabilirdi? Ferrari'ye Lpg taktırma misali, transferlere göre, ismi çok az duyulmuş bir teknik direktör getirdi Galatasaray.


Yapılan hazırlık maçlarından, sadece 1 tanesi kazanılınca, gerisi de harcanınca, kalemler mürekkebe banıldı, "Galatasaray XXL, Skibbe M giyiyor." çığrışları başladı. Durum öyle miydi bilinmez, ama bu sene "tekil" olarak bakıldığında mükemmel, tablonun tamamında ise pek umut verici geçmeyecek görünüyor.
Kewell, oynamaya istekli gelmiş belli. Malum, sakatlık probleminden dolayı bir çok insan, Lincoln gibi bekliyordu kendisini. Kewell'a alkış da, Skibbe'nin hiç mi payı yok acaba?
Mr. Potential Red Card Hasan Şaş'ın, en son Steaua maçında hakemle konuşmuş olması enteresan değil mi? Bence Skibbe'nin bunda etkisi büyük oranda. Tersi ise, Hasan'ın bugüne kadar çoktan kendine gelmesi gerekirdi.
Bay Skibbe'nin doktorluk tecrübesi oldu mu bilemem, ama Lincoln'den kalp atışları geliyor. Geçen sene, "ölmüş bunu atın" diyen Kalli'nin aksine, Skibbe Lincoln'ü canlandırmayı başardı mı acaba? Gerçi bunda, Lincoln'ün,Kewell'ın üstünde toplanan ilgiyi kıskanmış olması da yatıyor olabilir.
Takım olarak da, bir düşüş var. Kimin ne yaptığı belli değil. Karambol, mahalle futbolu... Ne derseniz deyin. İşte burada, Skibbe'nin tecrübesizliği yatıyor olabilir. Galatasaray, hazırlık maçklarında hiç bir zaman as kadroyla oynamadı. 7 maç da boşa atıldı. Bu 7 maçı zıt şekliyle kullanan Beşiktaş ise, şu an ligin en iyi top oynayan takımlarından biri.


Sözün kısası, Skibbe kesinlikle kötü hoca değil. Tecrübe en önemli eksiği. Adam yönetimi mükemmele yakın gibi. Şu an her şey "gibi", her şey "olası". Skibbe'nin yerinde 3-4 sene kalması, önemli bir adım olur Galatasaray için. Sabredebilirsek tabi. Sabır şart, çünkü Galatasaray şu an hazırlık maçlarını oynuyor.
Harry Kewell da, ülkesindeki bir dergiyle röportaj yapmış. Röportajı ve Kewell'ı daha sonra konuşacağız.. !!adiós!

Güle güle Monsieur...


Kazım Kanat'ı kaybettik. Allah rahmet eylesin, sevenlerinin ve tüm spor insanlarının başı sağolsun.

Çoğu kimseyi kızdırırdı "Kazım Abi", ama onu sevmeyen de yoktu. Tuttuğun takım gibi, kızsan bile sevmekten vazgeçemiyorsun.

Küpesini taktı ama. Teknesine de bindi. Çok sevdiği denizle iç içeydi.

Güle güle Monsieur Kazım...

Cemil Abi


Aysun Kayacı hanım kızımız malum, bazen neler söylediğini bilemiyor. Potlar ardı ardına geliyor. Fakat bu seferki pot Müjde Ar'dan. Vücut çalımı ve gol ise Fatih Ürek'ten geliyor. Fatih Ürek, çekilmekte olan "Şeytanın Pabucu" adlı film ile ilgili, "Aysun ile filmde öpüşme sahnelerimiz var." diye açıklama yapıyor. Belli ki, filmin yapımcısı reklam olsun diye, "git konuş" demiş. Aysun Kayacı da bunu yalanlıyor. Ne diyelim, belki de makaslanmıştır sahneler. Bundan sonrası yorumsuz...

Müjde Ar: Kızım (Aysun Kayacı) ne var, öpüşseydin? Ne zarar gelir ki?

--
Fatih Ürek: Kimin ne yapacağı belli olmaz. Müjde deneyimli kadındır, bunları bilmesi lazım. Ayrıca beni kontrol mü etti ki? Ama kontrole de her zaman açığım. İkimiz için de hoş bir deneyim olur. Müjde Ar seksi kadın...


"Ne zarar gelir ki?" dememek lazım. Cemil Abi de zararsız bir "abi"ydi en nihayetinde...

Apertura




Başlangıç cümlesi bulmak zordur. O nedenle yazıların başlıkları, sonradan atılır. Konuyu iyi özetlesin diye değil yani. Öylesine bir şeye başlıyoruz işte. Hayatın içinde ne varsa. Güzel tarafından olur, diye umuyorum...